Sungurlu Masaj Salonu Masöz Selma
Sungurlu Masaj Salonu
şeklindeki girintisi, biçimsiz bir oyuk hâlini almıştı. Elindeki tornavidayı zorla bu oyuğa yerleştirip vidayı gıcırtılar içinde yavaş yavaş döndürerek gevşetmeye çalışırken sarf ettiği çabayla parmakları ağrıyordu. Vidanın ucunu çelikten protez eliyle söküp alabilecek kadar dışarı çıkarmayı başardığında, çevresine sarılmış iplikler de tamamen temizlenmişti. Tornavidayı masanın üstüne fırlatan Cinder, iki eliyle kavradığı ayağını çekiştirerek yuvasından çıkardı. Çıkan minik bir kıvılcım parmaklarını yaladığında ellerini hızla geri kaçırdı. Ayağı, sarı ve kırmızı kabloların ucundan sarkar hâlde kalmıştı. Parmaklarını esnetti ve tornavidayı zorlamaktan dolayı ağrıyan başparmağını rahatlatmaya çalışırken, bir taraftan da dışarıdaki meydana tekrar bir göz attı. Çevrede bir sürü beyaz renkli androidin dolandığını görebiliyordu fakat hiçbiri Iko değildi. Cinder iç geçirerek masanın altındaki alet çantasına uzandı. Sungurlu Masaj Salonu
Sungurlu Masaj Salonu
Bir rahatlamayla iç geçirerek arkasına yaslandı. O kabloların ucundan bir serbestlik duygusu yayılıyor gibiydi -özgürdü. Gereğinden ufak bu ayaktan nefret etmiş olduğu dört senenin arkasından, onu tekrar yerine takmamaya yemin etti. Yalnız, Iko’nun bir an önce bunun yerine takacağı yeni ayağıyla çıkagelmesini umuyordu. Sungurlu Masaj Salonu Cinder, Yeni Pekin in haftalık pazarında çalışan tam teşekküllü tek mekanik ustasıydı. Tezgâhının bir tabelası bile bulunmuyordu ama kablolardan sarkan ayağı ve etraftaki rafların üstünde duran bir sürü android parçası, yaptığı işin ne işe yaradığını yeterince iyi açıklıyordu.
Cinder’ın yeri, bir TV satıcısı ve bir ipek tüccarının tezgâhlarının tam arasındaki daracık ve karanlık bir alana sıkışmış hâldeydi. Komşusu olan bu satıcıların her ikisi de, sürekli Cinder’ın Sungurlu Masaj Salonu tezgâhından gelen metal ve yağ kokusundan şikâyet edip dururdu. Üstelik karşı taraftaki pastacı tezgâhından gelen bal kokuları, çoğunlukla kendi dükkânından yayılanlara çok daha baskın çıkardı. Tezgâhının önünden sarkan lekeli bir örtü, Cinder’ı etraftan geçip giden insanoğluın görüşünden ayırıyordu. Bana şunu söyledi: ‘Aşk konusunda meydana getirilen hiçbir şey suç değildi Artık aslabir şey duyumsamıyordum. Lili Marlen sözünü tutmuştu. Öldürülmüştüm ben. Bundan bu şekilde, yaşamayı sürdürebilirdim artık. Ruiz’e döndüm.








Son yorumlar