Sungurlu Evde Masaj Hizmeti – Masör Ece

Sungurlu Evde Masaj Hizmeti – Masör Ece

Sungurlu Evde Masaj ilk dikkatini çeken şey Harry’nin sağ elindeki bandajın kan içinde kalmış olmasıydı. Harry başını yavaşça kaldırdı ve ona baktı. Alnında bir yara bandı vardı ve gözleri sanki ağlıyormuş şeklinde şişmişti. Burnuna kusmuk kokusu geliyordu. “niçin ranzanda yatmıyorsun?” diye sordu Møller. “Uyumak istemiyorum, ” dedi fısıldayarak. Sesi tanınmayacak derecede değişmişti. Daha önce de Harry’nin kötü duruma düştüğünü görmüştü fakat bu kadarını ilk defa görüyordu.Daha önce hiç bu kadar pejmürde bir halde görmemişti onu. Boğazcaını temizledi. “Gidelim.” Gardiyan odasının yanından geçerlerken ‘Kederli’ Groth ve genç işgören onlara dönerek bakmadılar bile. Fakat Møller, Groth’un her şeyi belli eden kafa sallayışını görmüştü. Harry otoparkta birazcık daha kustu. Tükürerek ve küfrederek doğrulduğunda Møller bir sigara yakıp ona uzattı.

Sungurlu Evde Masaj saati dışında oldu, ” dedi Møller. “Resmi bir konum yok.” Harry gülerken nefesi kesildi. “Teşekkürler, şef. Biraz daha temiz bir sicille tekmeyi yiyeceğimi bilmek beni hakkaten mutlu etti.” “Bunu söylememin sebebi bu değil. Öyle olsa seni derhal açığa almam gerekirdi.” “Ne peki?” “Önümüzdeki günler için senin gibi bir dedektife ihtiyacım olacak.

Sungurlu Evde Masaj

Sungurlu Evde Masaj ayık halin gibi olan bir dedektife. Mesele senin ayık kalıp kalamayacağın.” Harry doğruldu ve sigarasının dumanım üfledi. “Kalabileceğimi biliyorsun, şef. Fakat bakalım istiyor muyum ? “Bilemiyorum. İstiyor musun, Harry?” “Bunun için bir sebebin olmalı, şef.” “Bence senin var.” Møller düşünceli bir halde müfettişini süzdü. Durumu bir düşündü. Oslo’da gece yarısı ay ışığı ve böceklerle kaplı bir sokak lambasının aydınlattığı otoparkın ortasında duruyorlardı.

Birlikte atlattıkları onca şey aklına geldi. Başardıkları ve başaramadıkları onca şey. Her şeye karşın, tüm bu senelerın arkasından, burada, bu şekilde banal bir şekilde mi yolları ayrılacaktı? “Seni tanıdığım ilk günden beri seni gitmekten alıkoyan tek bir şey vardı, ” dedi Møller, “ve bu şey de işindi.” Harry yanıt vermedi. “Senin için elimde bir iş var.

Eğer istersen.” “Nedir peki?” “Bu bugün kahverengi bir zarfın içinde bana ulaştı. O zamandan beri sana ulaşmaya çalışıyorum.” Møller avucunu açtı ve Harry’nin tepkisine baktı. Ay ve lambanın ışıkları Møller’in elindeki adli tıp torbalarından birinin üzerinde parlıyordu. “Mm, ” dedi Harry. “Peki ya cesedinin geri kalanı?” Plastik torbanın içinde ince, uzun ve .Kırmızı ojeli bir parmak vardı. Üzerinde bir yüzük vardı.

Yüzüğe yerleştirilen taşın üzerinde beş köşeli bir yıldız vardı. “Elimizdeki tek şey bu, ” dedi Møller. “Sol elin orta parmağı.” “Adli tıptakiler parmağın kime ilişik olduğunu bulabildiler mi?” Bjarne başıyla onayladı. “Bu kadar çabuk ha?” Møller elini karnına bastırıp yine başını salladı. “Evet, ” dedi Harry. “Öyleyse Lisbeth Barli.”

Üçüncü Bölüm PAZARTESİ. DOKUNUŞ. Televizyondasın, sevgilim. Koca bir duvar seninle kaplı. Senden on iki tane var ve de hepsi aynı hareketleri yapıyor. Renkleri ve şekilleri nerede ise birbirinden farksız. Paris’te bir defilede yürüyorsun. Duruyor, kalçanı kaldırıp öğrendiğin o soğuk, nefret dolu bakışla bana bakıyor ve sırtını dönüyorsun.

İşe yarıyor. Reddetmek her zaman işe yarar, bunu sen de biliyorsun, sevgilim. Sonra haber sonlanmış oluyor ve sen bana on iki tane birbirine benzeyen haber okurken on iki tane sen bana sert bir halde bakıyorsunuz ve ben de yirmi dört değişik dudak okuyorum, fakat senin sesin çıkmıyor ve ben de seni bundan dolayı seviyorum. Sonrasında Avrupa’da bir yerde çekilmiş sel görüntüleri giriyor. İşte bak, aşkım, sokaklarda ilerlemeye çalışıyoruz. Parmağımı televizyon ekranlarından birine götürüp senin yıldız figürünü çiziyorum.